20 Şubat 2010 Cumartesi

100'üncü sayı

Halkın Sesi'nin 19 Şubat 2010 tarihli bu sayısı, Emek Platformu'nun tüm bileşenlerine Tekel direnişine destek vermek için binalarına pankart asma çağrısına kulak verdi.

19 Şubat 2010 Cuma

Halkın Sesi yankılanır sokaklarda

“Yürüyüşümüzü artık eskisinden daha gür bir sesle, Halkın Sesi’yle sürdüreceğiz. Yolumuz eskisinden daha az zahmetli değil ama, adımlarımızı, daha hareketli yol türküleriyle ve daha büyük bir koronun rengarenk tonlarıyla hızlandıracağız. Şairin dediği gibi halk olacağız…
Kalkar ayağa ayaklar
Türkülerle bir halk olur.”

… diyerek yola çıkalı dört yıla yakın bir zaman geçti ve işte Halkın Sesi’nin 100. sayısı da çıktı.

***

Halkın sesi çıkmasın diye, herkes egemenlerin dilinden konuşmaya zorlanırken çıktı Halkın Sesi. Liberaller “özgürlük”, ulusalcılar “bağımsızlık” diye bağırıp halkı kendi arkalarında saflaşmaya çağırırken; Halkın Sesi “insanca yaşam” diye çıkıyor, bağımsızlık ve özgürlük emekçilerin insanca yaşam kavgasından ayrı düşünülemez diyordu. Halkın hak mücadeleleri üzerinden devrimci bir politik çizginin inşasının mümkün olduğunu göstermeye çalışıyordu. Ne gerici liberallere ne generallere güveniyor, ne ulusalcıların hezeyanlarından ne liberallerin rüzgarından medet umuyordu. Umudu, okul kapısında aşağılanan, hastane kapısından geri çevrilen, kondusu başına yıkılan, faturasını ödeyemeyen, güvencesiz çalışan yoksul emekçilerin, neoliberalizmin mağdurlarının mücadelesinde görüyordu.
Yola çıktığımızda, başların büyük kavgalarının arasında, ayakların kendi kavgasını bambaşka bir biçimde vereceğine inananlar azınlıktaydı. Biz de, ilk sayılarımızda böylesi bir çizginin mümkün olduğunu göstermeye çalıştık.

***

Güvendiğimiz dağlara kar yağmadı. Halkın Sesi, Dikmen Vadisi’nden yükseldi, “barınma hakkımızı istiyoruz” diye. Sonra yankılana yankılana yoksul mahalleri dolaşmaya başladı. Hastanelerden taşeron işçiler katıldı bu sese, Emek ve Ekmek Meclisleri, Su Meclisleri, parasız eğitim hakkı için yürüyen öğrenciler, parasız sağlık hakkı için yürüyen hekimler, parasız ulaşım hakkını almak için belediyelere kök söktüren İstanbullular, Ankaralılar, Mersinliler. Trabzonlular… Generallerin sesi kısılıp, liberallerin sesi çatallaşırken artık halkın hak mücadeleleri üzerinden bir başka saflaşmanın yaratılabileceğini, devrimci bir politik çizginin kurulabileceğini dost düşman gördü.
Mümkündür dediğimiz mücadele gerçek olmaya, halkın sesi yükselmeye, sayfalarımızdan taşmaya başladı. Hak mücadeleleri toplumsal muhalefetin ana ekseni haline gelir, Tekel işçileri yeni bir canlanışı ateşlerken sayfalarımız da sokaklarla birlikte yenileniyordu ve 97. sayı itibariyle yeni yüzümüzle çıktık.

***

100 sayı kimin emeğiydi? Ekran başında sabahlayıp, klavyede uyuklayarak yazı yetiştirmeye çalışan gelmiş geçmiş onlarca amatör yazarın, çizerin, tasarımcının; işten arta kalan kısıtlı zamanlarını, hatta uyku saatlerini bizimle paylaşan profesyonel gazeteci dostlarımızın; Arjantin’den, Bolivya’dan, ABD’den, Lübnan’dan… yazılarıyla, çevirileriyle bizi destekleyen sınır ötesi yoldaşlarımızın; yazdıkları şiir ve öyküleri çaktırmadan, mesela bir Halkevinde yere düşürerek, bize ulaştıran küçük kardeşlerimizin; bize mücadelenin dilini miras bırakarak aramızdan ayrılanların; yazılanlara bir değer kazandıran hak mücadelesi militanlarının; ama hepsi de bir mücadelenin militan ruhunu taşıyan yüzlerce, binlerce kişinin emeğiydi.

***

Dikmen Vadisi halkının Gökçek’e karşı mücadelesinde “Durdurun bu adamı” kapağımızla afiş olduk. Binlerce emekçi kapısının devrimcilere açılmasına vesile, Eskişehir sokaklarında gözaltına alınma gerekçesi olduk. Aklamıyoruz Haklıyoruz kampanyasında, “Halkın Sesi yankılanır sokaklarda” diye şarkı olduk. Aynı dertlerden mustarip emekçilerin haberleşme aracı, hak mücadeleleri için kılavuz, kimi yazılarıyla arşivlik belge, kimi zaman da okunduktan sonra sofra altı olduk.
Kimi zaman argonun dozunu kaçırdık, kimi zaman sayfaları yazım hatalarına boğduk, kimi zaman aynı yazıyı üst üste iki kere bastık, isimleri karıştırdık, resimleri karıştırdık… affola. Ama yüz sayıdır, okuruyla, yazarıyla… militan bir kitle gazetesini yaşatma iddiasını diri tutarak yüzümüzü kara çıkartmadığı için bu yolun bütün yolcularının eline, yüreğine sağlık.
Nice sayılarda buluşmak dileğiyle…

6 Şubat 2010 Cumartesi

99'uncu sayı

Halkın Sesi'nin 5 Şubat 2010 tarihli bu sayısı Tekel dirnişine karşı iktidar saldırısını manşetine taşıyordu.

Gazetenin tamamını okumak için üzerine tıklayın.